Ahmet’in arşivinden çıkartıp görselimize sunduğu resimlere bakıyorum.
Çocukluğumuzda sahip olamadığımız fotoğraf makinesinin ne kadar iyi bir yol arkadaşı olduğunu keşfediyorum. Kaybolmuş anılarım canlanıveriyor birden bire. Bakarken siyah beyaz resimlere, renkleniyorlar göz bebeklerimde.
Çocukluğumuzun Futbol sahası, aramızda yaptığımız maçlar; resimler siyah, beyaz renklenerek canlanıyor sanki. Kaleci oyuncu kavramı vardı. Takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı. Ben hep kaleci olarak yer alırdım sahada. Bir topu tutmak için kendimi yerlere atıp kolumu, dizimi parçalamayı göze alırdım, amaç arkadaşların beğenisini kazanamaktı. Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi. Resmiler siyah beyaz çekilmiş, olsun; ben renkli görüyorum ya.
Dikenlerin arasından geçerek Naki beye ulaşıyorum . Balık tutan birkaç kişi… Sahilde güneşlenenler, yüzenler, botlarda, kayıklarda eğlenenler, Okumaya devam et
O Çocuğum ben.
1