Bir yıldız Daha (H.Güngör Özkartal)

Hayal etmek yaşamaya başladığınızı anladığınız anda başlar ve  yaratıcı olmak ile eş değerdir. Önce ne istediğinizi hayal ederseniz, hayal ettiğiniz şeyi istersiniz, hayal ettiğiniz gerçeğe dönüşür ve sonunda istediğinizi yaratırsınız. Bazen olmayacak şeyleri hayal eder, görür ve kendinize şöyle dersiniz. Neden? Nedensizdir aslında; insanın varoluş sebebidir hayal kurmak. Ve kurduğu hayalleri gerçekleştirmek için çabalamak, yaratmak, başarmak. Bu yaşamda başarılı olmanın sihirli sözcüğüdür hayal Kurmak. Başarısız olmak; unutulmaması gerekir ki başarının anahtarı, en azından bir kez başarısız olmak demektir. Her insan bGüngöragbim büyükada_neyni düşünmeye başladığı

günden itibaren hayal kurmaya programlanmıştır. Hayal kurmadan yaşamak, zaten yaşamın sonuna gelindiğinin göstergesidir. İnsan dugularını değişik şekillerde açığa çıkartır. Kimi ağlıyarak, kimi düşünerek, kimileri ağıt yakarak ve ya  başka şeyler yaparak rahatlar. Ben ise sıkıntılı anlarımda yazarak duygularımı ifade etmeye çalışırım. Okumaya devam et

Annemin son uçuşu

20 Aralık 2014 TK 2565 20,30 Dalaman İstanbul Annemin son uçuşundaki uçuş numarası ve saati. Aslında geriye dönüp baktığımda Annem tüm yaşamında bu son uçuşunun dışında üç kere uçakla seyahat etmişti. Uçak ile ilk yolculuğu, İstanbul Nürnberg İstanbul’du. İkinci uçuşu İstanbul Kıbrıs İstanbul Üçüncüsü İstanbul Dalaman İstanbul’du. Ve kader Annemin bu son dördüncü uçuşunda tek yön Dalaman İstanbul olarak uçması için örmüştü ağlarını. Tabutunu İstanbul THY kargo binasından teslim alıp Karaca Ahmet mezarlığının morguna getirdiğimde gün pazara dönmüş saat 01,30 u gösteriyordu. Annemin na’şını morga yerleştirebilmek için tabuttan çıkartmamız gerekti. Eğreti kapatılmış tabutun kapağını kaldırdığımda gördüğüm manzara kendimi kaybetmeme yetti de artı bile ’’EMPATİ Bakımevi ve Rehabilitasyon merkezi.’’

EMPATİ ÖZEL BAKIM EVİ

EMPATİ ÖZEL BAKIM EVİ

Annemin üzerindeki bluz ve ayağındaki pijamasını görür görmez 16.12.2014 tarihinden bu güne kadar kıyafetlerinin değiştirilmediğinin farkına vardım. Annem Bakımevinde vefat ettikten sonra üzerindeki kıyafetleri hatta bezini bile çıkartma gereğini duymadan olduğu gibi hasta hanenin morguna ve daha sonra da kapağı bile kapanmayan bir tabuta koyarak İstanbul’a göndermişlerdi. Okumaya devam et

BİR KAYIP DAHA

Lefter Küçüçükandonyadis artık aramızda değil 🙁 Adamız renklerinden birini daha yitirdi:( O, takım ayırt etmeksizin tüm Büyükada’lıların hatta tüm Adalıların kendisi ile öğündüğü, gençlerinin futbol idolü olan, öncelikle Fenerbahçelilerin ve ardından miili takımımızın efsaneleşmiş, unutulmaz oyuncularından biri olarak; futbol tarihimizin sayfalarında altın harflerle adını yazdırmış biri olarak hep kalplerde ve anılarda yaşayacaktır! Gösterdiği üstün oyunculuk yeteneği ile “futbolun ordinaryüsü” ünvanı ile anılan ilk ve tek futbolcumuzdur. Bu özellikleri nedeniyle ile onun vefatı yalnızca ailesini, yakınlarını ve hiç terketmediği Adalı dostlarını değil, ülkemiz spor camiasını da derinden üzmüştür! Ailesinin, biz Adalıların, tüm fenerbahçelilerin ve Türkiye spor camiasının başı sağolsun!
Ailesine sonsuz sabırlar, kendisine de rahmet diliyorum, ışıklar içinde. huzurla yatsın!

ALİYE BERGER (1903, İstanbul – 1974, İstanbul)

Adını geniş sanat çevrelerine ilk kez 1954’te Yapı Kredi Bankası’nın düzenlediği yarışmada “İstihsal” adlı esriyle birinci seçilerek duyuran ünlü sanatçı Aliye Berger 9 Ağustos 1974’te İstanbul Büyükada’da öldü. Sanatçı bir aileden gelen Berger, Şakir Paşa’nın son kızı, Halikarnas Balıkçısı ile Fahrünnisa Zeid’in kardeşi ve Fürayya Koral ile Nejat Devrim’in teyzesiydi.
Renkli kişiliği ve kişiliğinin dışa yansıması olan rengarenk, zamanına göre uçuk olarak nitelendirilebilecek giyim tarzı (saçlarına rengarenk fiyonklar takması, meşhur rengarenk fularları) yine zamanına göre büyük çoğunluğu sanatçı olan ve sanatın her alanına ilgi duyan, dönemin modern ailelerinden biri olan şakir paşa ailesine mensup olmasının da etkisiyle- rahat tavırları, Okumaya devam et

Ferruh Ertürk

Adamızın değerli büyüğü ağabeyimiz ressam, Yazar Ferruh Ertürk’ü 18 Ocak Salı sabahı Malesef kaybettik. Nur içinde yatsın,başımız sağolsun. Ne ilginçtir ki kendisini ancak 2009 yılında kısa Ada ziyareti dönüşümde, İskele başındaki kitapçı vitrininde gördüğüm. Kitabını almak için içeri girdiğimde tanıdım. Kitabı istediğimde ilgilenerek kendi yazdığını söylerken, ayak üstü kısa bir sohbetimiz oldu. Onun yıllarca Nizam mahallesinin değişmez muhtarı Bilal amca’nın oğlu olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım. Aynı zamanda sayfa kurucumuz sevgili Erkan’ın da kuzeni olduğunu bu sohpette öğrenmiş oldum.
Aslında muhtar Bilal amcayı çok iyi tanıdığımı söyleyemesem de onun hem komşumuz rahmetli Leman teyze, hem de kız kardeşi Selman teyze (Erkan’ın annesi) ile kardeş olduğunu biliyordum da Ferruh Abi’yi nedense tanımıyordum. Tabi aramızdaki yaş farkı da buna neden olmuş olabilir, çünkü kendimden büyük olduğu halde aynı dönemlerde üst sınıflarda olan bazılarını tanıyorum. Demek ki Ferruh Abiyle bu bağlamda yolumuz bir yerlerde kesişmemiş. Ta ki sözünü ettiğim kitap alış verişine kadar:( Bu ilk ve son tanışıp konuşmamız sonunda aldığım kitabı imzalatıp, vapura binmek üzere ayrıldım. Okumaya devam et