Ne kadar çok dinlerdik bir zamanlar

Kimselere anlatmadığım düşlerim vardı ve kimsenin bozmasına izin vermediğim düşlerim.210863 İçinde saklı sevdam olan, belki onun bile bilmediği, anlatamadığım dokunulmamış, kirletilmemiş, bozulmamış düşlerim, arkadaşlarım dostlarım vardı. Arada bir de olsa beni bu kadar mutlu eden belkide onlardı. Kimseler bilmezdi sevdamın büyüklüğünü, ellerin avuçlarımdayken. Masallar anlatır şiirler yazardım sana. Düşlerimi anlatırdım birer birer. Nerden çıktıysa şu yabancı ülke… Gidiyorum bile demeden gidişin hiç beklemediğim bir zamanda, henüz daha ellerin avuçlarımda. Zorunlu göçten ilk defa nefret ettim. Kimselere anlatamadığım düşlerimi çiğniyerek mecburen gittim. Geri geldiğimde sende yoktun,  bir haber bile veremeden gitiğini söylediler. Bana bıraktığın kırkbeşliklerden başka bir şey kalmamıştı yaşamımda. Ne kadar çok dinlerdik bir zamanlar. Sen gittikten sonra yanlız dinledim. Her mektubunu okuyarak ezberlemek isterdim. sirkeci_10Yazmak sevdamı satırlara dökmek sana ulaştırabilmek için neler vermezdim. Bir bilsen. Sonunda çaresiz sensiz yaşamayı öğrendim yeniden. Dinlemeden bir daha seni bana hatırlatan hiç bir rumca şarkıyı. Şüphelerim deli düşüncelerim kafamda.

İlk defa geçen sene düğününde buldum zannetiğimde, aslında bir defada daha kaybetmiştim seni. Ardından anladımki,  kendimi kandırmışım bunca yıl. Aslında kulaklarımda, beynimde, kalbimin en derin köşesinde saklamışım meğer seni. Nereden bilebilirdim ki Agapimu aslında seni o kadar çok özlediğimi. Seni bir kere daha kaybetmiştim. Seni İlk kaybettiğimde Her gün ağlamaktan bir haller olmuştu bana. Seni kaybettiğimi anladığım o gün herşeyden nefret eder oldum. Ama sen yanımdayken öylemiydi? Sen yoksan herşey boş hiç birşeyin anlamı yoktu. Bir bulabilsem bir kerecik görsem sonra yine gönderseler seni, bu kadarına bile razı olmuştum. En azından mektup yazabileceğim bir adresin olurdu elimde. El ele göz göze gezdiğimiz sokakları beni sevmeni elimi hiç bırakmamanı en çok ellerimi tutmanı özledim. Aslında ben seni Niki her şeyini okadar o kadar çok özledimki. Bizi neden ayırdılar bizden ne istediler ne yapmıştık biz, neydi bizim günahımız? En çok sorduğum soru kendi kendime senin Rum benim Türk olmamıydı. Aşkı ben sende öğrendim ellerini beni sevmeni aşkim agapimu demeni. Aslında bu dudaklar ilk defa bir kızın dudaklarına değmişti. Titremem esen soğuk poyraz rüzgarındanmı yoksa dudaklarıma dokunanben_01 dudaklarındanmı hiç bilemedim. Ben her şeyini çok özledim. Bana senin kadar değer veren, senin kadar beni seven biri olmamıştı hayatımda. Bir tek sen vardın. Seni saatlerce beklesemde bilirdim gizlice kaçtığını evden beklerdim. Bizi ayırdılar hiç acımadan. Çok uzun yıllar acaba oda beni gerçekten sevdimi diye çok düşündüm. Yeni yaşamımda uzun yıllar Büyükadaya gitmedim. Zaten askere gidişimle sadece bir önceki düşüncelerimde kaldı.

O benim hayatimdaki ilk ve son aşktı. Nereye baksam hayali vardı, çünkü heryerde o var, Paytona bile binemiyorum çünkü orada’da sadece o var. İçim çok yanardı, ona olan sevgimi kim anlayabilirdiki, hep bırak artık düşünme dediler. Biliyordum ve ben sadece kendime zarar veriyordum. Benim aşkım canım onun yanında oldugum zaman ona baktığım an bütün dünyayı unutuyordum. Deli düşünceler beynimde eğer bir gün beni gerçekten unutur başkasını severse diye. İşte o gün ben gerçekten ölürüm diyordum. Bilmiyorum Tanrı bana neden böyle bir şey yaşattı. Ben sadece mutlu olmak sevmek ve sevilmek istedim… O dogup büyüdü yeri, bizim aşkımızın başladığı yeri sonsuza dek terk etti. Yep yeni bir hayata başladı ama ben burda onun anılarıyla geride bıraktıklarıyla yapayanlız kaldım. Nereden bilebilirdimki her şeyin bir oyun olduğunu. Ellerim onu arıyor, gözlerim gözlerini ariyor, gerçekten günün 24 saati sadece acı çekiyordum. Şimdi bile yıllar sonra bu satırları yazarken göz yaşlarıma hakim olamıyorum. vapurGittiğine inandığım gün hayatımın hiç bir anlamı kalmamıştı onsuz bir yaşam. Onu okadar çok seviyordum onu, çok özlüyordum’ki kalbim sızlıyor, canım yanıyordu. Bir imkan bulsam hemen eşyalarımı alıp uçağa binip yanına uçmak için yapmadığım şey kalmamıştı. On sekiz yaşıma girmeyi bekliyordum Amcamın verdiği harçlıkları biriktiriyordum. Giderken aşkımın peşinden para lazımdı. Bilmediğim bir ülkede yanlız. Sarılmasını okadar özlemiştimki, bakışlarını, hani o sımsıkı sarılışı vardı ya. Off Tanrım neden bu ceza neden bu acı? Haydarpaşa Lisesindeki devamsızlılarımı bahane ederek Babam On sekiz yaşıma bastığımda daha büyük bir sürpriz yapmıştı. Mahkeme kararı ile yaşımı iki yaş büyüttürmüş beni askere gitmek mecburiyetinde bırakmıştı. Tüm umutlarımı yitirmiştim. Bindokuz yüz yetmiş ikinci tertip Nisan ayında ankaradaki kışlama teslim olmuştum. Bir ömür dört yaşamımdaki birinci perde bir daha açılmamak üzere  böyle kapanmıştı yüzüme.

 Mehmet Tevfik Özkartal

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blue Captcha Image
Refresh

*