EVLERİNİ BIRAKIP ANILARI İLE YOLA ÇIKTILAR

SEVGİLİ TUNA SARANGA’YA TEŞEKKÜRLER….

Nilüfer Uzunuoğlu

Bir küçücük ada insan hayatın da bu kadar büyük bir yere sahip olabilir mi? Stavro, Niko, Maki, Yorgo, Marika, Lambi, Roberto, Maria, Pavlos, Zmaragda, Savva, Rouli, Marina , 30 yıl önce 40 yıl önce yurtlarını bıraktılar, anılarıyla birlikte yola çıktılar, o anılar ki yıllar boyu onlara Burgazada’yı yaşattı, tatlı bir ninni gibi uykusuz gecelerine eşlik etti.

Severek ayrılmak ne zor.. Doğru dürüst veda edemeden, daha doğrusu veda etmek istemeden sevdiğin topraklardan ayrılmak ne zor, vaktinden evvel büyümek gibi.. Kimi  çakıl taşları topladı Çamakya’dan,  kimi  Hristos’tan çiçek.. Bazısı yaktı tüm resimlerini kaçmak için anılardan.. Antigoni’yi sevdiler, güzel evler yaptılar, kiliseler, bostanlar, gazinolar, yelkenler, kayıklar  hepsi geride kaldı..

Kimi çocukluğunu, kimi gençliğini, kimi ilk aşkını koydu anılarının baş köşesine ama  hepsinin hissettiği ortak Burgazada duygusu; özgürlük..Denizin ortasında, dört tarafı denizlerle çevrili küçücük bir adada yaşadıkları büyük özgürlük.. Din, dil, milliyet farkı gözetmeden herkesin herkese hoşgörüyle yaklaştığı, kırgınlıkların anlık, dostlulukların bir ömür boyu sürdüğü; Antigoni..

Nilüfer Uzunoğlu, Tasos Natsoulidis, Marina Papakonstantinou, Dimitris Kapsis, Akis Tslakis Atina’daki Burgazlılarla tanışmam internette Facebook’taki  bir site sayesinde oldu, Burgazada Reunion 2012. Yıllar yılı Facebook’u ayda yılda bir açan , sanal arkadaşlıklara burun kıvıran  ben, yavaş yavaş,  Roberto Calich’in fikrinden Niko Tsalikis’in hayata geçirdiği bu gruba iyice bağımlı olmuştum.. Aslında bağımlı olduğum bu sanal ortam değildi elbet, memleketimden insanlar bulmuştum, özlemini duyduğum varlıklarına yetişemediğim, yokluklarını hissettiğim.. Benim hatırlayabildiğim ada hayatım başladığında benim aile fertlerimin bir kısmı da dahil binlercesi gitmişti , geriye kalanlar ise bir elin parmakları kadardı.. Yıllar yılı Burgazada’nın insanları değişti, hayatı değişti ama o mayasını atanlar değişmedi. İşte onların bir kısmı hayatıma bu site sayesinde girdi, hatıralarıyla  birlikte belki onbinlercesi taşındı ruhuma.  İşte Antigoni’yi , evlerini bırakıp anılarıyla birlikte yola çıkanlarla Atina’da buluştum,  Antigoni ruhunu gelecek nesillere aktarmak,  artık orada  yaşamasalar da topraklarına duydukları bağlılığın  bugünlerde pek rastlanmayacak naif bir sevginin varlığından haberdar etmek için..

Belgesel film yapmak için uzun zamandır bir istek duyuyordum ama insan yanıbaşındakini görmez misali ben de göremedim önceleri. Burgazada Reunion 2012 grubunda iki yıl boyunca binlerce  resim, anı, hikaye paylaşıldı, pek çoğunu hayranlıkla takip ettim hatırladığım ve hatırlamadığım geçmişe  döndüm. Ama karar aşaması Reunion Dostluk Ormanı projesi oldu.. Laki Vasiliadis’in önerdiği;  sevdiğimiz kaybettiğimiz Burgazlıların anısına bir dostluk ormanı kurmak . O zaman bir kez daha gördüm ki istisnasız herkes  kaybettiği  sevdiklerini  Burgazada’da yeşertmek istiyor..Ertesi gün, Stavros Ignatiadis’in gönderdiği üç tane zeytin ağacı Atina’dan yola çıktı, birkaç gün sonra da Burgazada tepesinden karşı kıyıyı selamlıyordu.

Bu belgesel Burgazada’ya duyduğum  sevgiyi  gösterme biçimi ama asıl önemlisi Antigoni’den  Burgazada’ya,  yaşayanlara  bir saygı niteliğinde..Onların bir kısmını, torunlarını, çocuklarını Atina’da bulabildim, birçoğunu da bulamadım ama  izlerini taşımaya çalıştım. Birçok şey konuştuk, bir kısmı kamera önüne taşındı bir kısmı kulağımda bir fısıltı olarak kaldı ; ama hepsinin ortak noktası bitmeyen ve bitmeyecek bir dostluk. Neden  gittiklerini az çok herkes biliyor beni  asıl ilgilendiren bağlılıkları, sevgileri ve duyarlılıklarıydı. Burgazada’nın her köşesini, taşını, toprağına hala sahip çıkmalarıydı. .Gözden ırak gönülden ırak sözü onlar için geçersizdi.

Atina’daki  Burgazlılardan gördüğüm sevgi dostluk kameranın çekebileceğinden  çok fazla.. Güldük, eğlendik, hüzünlendik, her köşede onlarla birlikte Burgazada’yı aradım;  Kalpazankayası’nı, Indos’unu çam ormanını benzettikleri   Angistri adasını gezdim.  Onları tanıdıkça Burgazada’nın kıymeti daha da arttı benim için. Bundan sonra Burgazada sokaklarında gezdiğimde, onların bıraktıkları evlerinin önünden geçtiğimde isimlerini sessizce fısıldıyarak selamlayacağım onları  ve ilk aşklarına şahitlik eden çam ağaçlarını gördüğümde sarılacağım onlara sıkıca..

Şimdi hepimiz final sahnesini bekliyoruz, heyecanla umutla..Ağustos 2012’de yıllardır hayalini kurduğumuz  Burgazada buluşmasını, hani  Paradisos’tan ( Cennet)  akordeon ve gitar seslerinin tekrar geldiği, sirtaki yapılacağımız, Hristos’a çıkacağımız, yamas diyerek kadeh tokuşturacağımız,   kalimera  diyen gülen yüzleri  bekliyoruz..

Renata Corio Medici

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blue Captcha Image
Refresh

*