Zaman Tüneli

Hatırladıkça kederleniriz, gülümseriz ; “Kırk yıl geçmiş aradan ayrı ,ayrı bitsin artık buluşalım deriz… Umudun sönmediği ama tükenme noktasında olur insan dinlediğimiz şarkıları  dinlerken…“Kırk yıl geçti…” Dile kolay kırk yıl geçmiş aradan, kimi zaman yaşamın meşakkati, kimi zaman mesafelermiydi bizleri ayıran. Aslında hiç biri değildi, biz baştan kaybetmiştik birbirimizi. O kadar genç ve masumduk’ki, kaderin oynadığı oyunun farkında bile değildik. Kendimize geldiğimizde ise çoktan yitirmiştik birbirimizi. Kırk yıl sonra buluşurken yürekler  hala aynı heyecanı taşıyordu. Yürekler acı ile dağlansa da umut insanda olduğunu bizlere gösteren büyük bir özveri hikâyesiydi bu.

Yola çıktığımda kırk yıl görmediğim kaybettiğim can dostuma bir an önce kavuşabilmek, gözlerinin içine bakabilmek duygusu kaplamıştı yüreğimi. Dinlenmek mola vermek gibi hayti gereksimleri bile unutmuş sadece yola konsantre olmuştum.

Globalleşen dünyamızda iyi diyebileceğim tek şeyin: izlerini bir şekilde kaybettiğim arkadaşlarımı bulmak olmuştu. Beynimin bir köşesinde hapsettiğim anılar yavaş yavaş  resme dönüşüyordu gözlerimin önünde. Kalan ömrümü nasıl geçirmem konusunda bir karar verememişken yaşam çizgimde bana mutluluk vermiş ne varsa arayıp bulmalıydım. Bir şekilde  yüzleşmeliydim geçmişimle. Anılar, dostluklar, Aradaşlıklar bir şekilde serbest bırakılmalıydı hapsedildikleri hücreden. Ne kadar da çok şey bırakmışım meğerse arkamda demeden. 2009 da başlayan 2010 ve 2011 de devam eden Can arkadaşımız  Erkan Gürpınar‘ın akıl ederek  ( Face Book’da ) 1960 lı yıllarda Büyükada’da yaşamış şanslılar sayfası ile başladı her şey. Her geçen gün arkadaşlarımızla özdeşen anılarımız  birer birer serbest kalıyordu hapis edildikleri hücrelerden. Ne kadar geç kalmıştık paylaşacak o kadar çok ortak anımız varken.

14 Nisan 2012 Büyük ada 40 yıl sonra gerçekleşen bu buluşma ile çoktan  ait olduğu tarihteki yerini almıştı. Ne olursa olsun bizlere düşense bu vefayı sizlerle buluşturmaktı. En sonunda karar verebilmiştik bir araya gelebilmeye… “Umut İnsanda” değilmiydi?! Yıllar sonrasını düşünerek bu yazıyı kaleme alırken aklımda bir tek şey vardı: Anılar, dostluklar, Aradaşlıklar bir şekilde serbest kalmışlardı hapsedildikleri karanlık hücreden.

Kimisi fotoğraf çekme derdinde, kimisi geçmişi, anne ve babasına götürme derdinde, saçlardaki ak, yüzlerdeki kırışıklıklar, belkide yaşamın insan omuzlarına yüklediği sorumluluklar. Fakat kimsenin hayal edemediği bir şey vardı. 40 yıl sonra o Arkadaşlar buluşacak ve hasret gidereceklerdi. Değişmeyen gözledeki pırıltı sanki 60 lı yıllardaki gibi.

Yılların hasreti giderildikten sonra olmazsa olmaz anılara geçiliyor! Ve herkes anılarını anlatmaya başlıyor! Ama ne anılar! Yıllar sonra gelen itiraflar, yıllar sonra gelen özlemler. Kırk yıl sonra akıllarda kalmayan anılar tazelenirken, hayatımıza yön verenleri ve çocuksu  aşklarımızı anlatmadan geçemezdik tabi Kırk yıl sonra eski dostlar buluştuğunda, acaba kaçımız İlk Okul ve orta Okul   arkadaşlarımızın  numarasına kadar hatırlayabiliyoruz? Dahası birbirimizle görüşmeyeli ne kadar süre oldu. Bu vefalı buluşmadan herkes bir ders çıkara dursun, İlk Okulumuz yok artık nerdeyse yılıkmaya terk edilmiş.  Orta okulumuzda yeller esiyor.

Her ne kadar yürekleri iki eksiğin verdiği üzüntü ile  ile dağlansa da her şeye rağmen umut insanda olduğunu gösteren en güzel duygu değilmi. Ne mutlu ki bizlere böyle bulunmaz eşsiz bir buluşmayı gerçekleştirdik.Bizleri yetiştiren hocalarımız Vijdan, Behice, İffet, vb. Öğretmenlerimize, efsane müdürümüz  sayın Süleyman Nuri Öz’e  böyle şanslı bir kuşağın önderleri olduklarından dolayı ne kadar teşşekür etsek azdır. Elbette ki ne mutlu Erkan ve Engin Gürpınar, Nur Baysal, Her nekadar Sağlık sorunu nedeni ile aramıza katılamayan Sabi Menda, Ahmet Toruş, Metin Sali ve tüm gayretlerini esirgemeyen arkadaşlarımıza kırk yıl geçmesine rağmen bu bu güzel günü yaşayabilmemiz için canla başla çalışmalarına ve bu eşsiz buluşmada buluşma gününün tesadüfen de olsa  benim doğum günüme denk gelmesine, bu güzel günün anı dağarcığımızda özel bir yer edinmesine katkıda bulunmuş Luna Parkta bir araya gelebilmiş tüm arkadaş ve dostlarımıza  kucak dolusu sevgiler.

Zaman tüneli denen şey bu olsa gerek.

 M.Tevfik

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blue Captcha Image
Refresh

*